Albert Aublet, 1851 yılında Fransa’da dünyaya geldi. Claudius Jacquand ve Jean-Léon Gérôme gibi dönemin önde gelen ressamlarının atölyelerinde eğitim gören Aublet, ilk sergisini 1873’te kısaca “Salon” olarak bilinen Salon de Paris’te gerçekleştirdi. 19. yüzyılda yaşayan birçok batılı ressamın yaptığı gibi Doğu’ya seyahat etti ve bu seyahatlerin etkisiyle “oryantalist” tarzda eserler vermeye başladı.

Bu resimde Yunan Mitolojisi’nde Ay tanrıçası olarak bilinen Selene görülüyor. Yunan şair Hesiod’un Theogony isimli eserinde aktardığına göre, Selene Güneş tanrısı Helios ve gün doğumunun tanrıçası Eos’un kardeşidir. Efsaneye göre, kardeşi Helios gökyüzündeki yolculuğunu bitirdiğinde, atların çektiği arabasıyla sıra Selene’ye gelirdi. Aublet, bu eserinde Selene’yi atları olmadan tek başına gökyüzünde süzülürken resmetmiş. Selene’nin arkasında gördüğümüz dağlar efsanelerde geçen Latmos (Beşparmak) Dağları ve Selene’nin parlak teniyle üzerinde yükseldiği su birikintisi Bafa Gölü olabilir mi?

Albert Aublet Selene’yi tasvir ettiği bir başka resminde, tanrıçayı aşk yaşadığı çoban Edymion’yla birlikte tasvir etmiştir. Bu efsanevi aşk Homeros’un dizelerine şöyle yansımıştır:

Parlak ayın çevresinde sayısız yıldız

rüzgarsızken duru gökyüzü

nasıl yanarsa ışıl ışıl.

Bütün doruklar, sivri kayalar ve çayırlar

nasıl serilirse göz önüne,

gökler yırtılıp da açılır,

tekmil yıldızlar görünür

ferahlar yüreği çobanın…

Menü